bir düğme

kaybetmiş olmanın mağrurluğunu hissetmek gibiydi, yalnızlıktan alınan ilk nefes.. sebebini hiç anlayamadığın yağmurla bütünleştikçe, toprak kokusu gibi saçılıyordun dört bir yana.. aslında niye yaşadığını algılayamadığın bu saçma sapan hayat yüzündendi bütün karamsarlıklarımız ve bakışlarımızdaki hüzünler.. ilk kez koşmak istemeyip, gözyaşlarına boğulmayı kabullenecek kadar çok sevimsiz bulmuştum bu hayatı.. anlamaya çalıştıkça bitap düştüm, anlamaya başladıkça da… Okumaya devam et bir düğme

soğuk ve gri

şehr-i hüzün, bugün gri’sin yine.. kalabalık caddelerinde, yalnızlaştırıyorsun insanları.. mutluluğun rengi akmış yüzünden, tüm canlılığınla somurtuyorsun yine.. ve yine saklıyorsun ardında kalan güneşi.. .. ruhunu kaybetmiş bir beden gibi, alışmışsın yine gözünü karartmaya.. korkmuyorsun hiç, vermiyorsun insanlara ışığını.. korkuyorlar.. görmüyor musun ? .. inanmaktan kaçmak için, bahaneler ardına saklanan, küçücük elleri olan, bir sürü beden… Okumaya devam et soğuk ve gri

kar tanesi

yine bir merdiven, ayak ucunda bekleyen, aynı çocuk.. .. umursamaz tavırlarıyla kendini kandırmaya çalışsa da; mümkün olmadığını çok iyi biliyordu. .. yukarıdaki kapıya ulaşmanın, çok zor olduğunu.. .. aslında belki de, oraya ulaşmak sandığından daha da kolay. ama ya kapı kapalıysa.. .. hep bu korkular, hayatları yönlendiren.. .. kapıyı çalmaya korktuğumuz kadar, zile basıp kaçarken… Okumaya devam et kar tanesi

gülümsüyorum

hayatımda ilk kez, büyük bir değişimin ortasında buldum kendimi.. bunu yaptırabilecek pek insan yoktu, koca bir şehirden başka… .. kimilerinin hayranlık duyduğu, kimilerinin benim gibi özlem duyduğu bir yer. şehr-i İstanbul.. .. hep içimdeki duygularmış, özlem duyduğum.. bahane etmişim hep, şehrin ardına saklanarak.. ilk kez.. bu koca umut dolu şehirde, azalan duygularıma şahit oldum. ..… Okumaya devam et gülümsüyorum