Göremediğimiz şeylerdi belki de,
Ayaklarımızın altında ezilenler..
Görmek istemediklerimizdi..
İsteyemediklerimiz..
..
Denizin ortasındayım,
Ben yorgunum.
Ruhum yorgun..
Nefes almak,
Rüzgarı hissetmek,
Ve hatta dalgalarla
Islanmak..
Ruhumu dinleniyor,
Çarpan her damlada..
..
Bir çıkış arıyorum,
Bir kaçış..
Ne olduğunu bilmeden,
Bilinmezliklere doğru..
..
Yalnızlığa koşuyorum yine,
Utanmadan,
Arsızca,
Bir köpek gibi!
..
Gözyaşlarım süzülüyor geceye.
Aldırmıyorum, umursamıyorum.
Aksın, kurtulayım istiyorum.
Dinlenmek istiyorum..
Hiç olmadığım kadar..
..
Huzur arıyorum,
Bulamıyorum!
İçimde yok!
Kimsede yok!
..
Yalnız’ım.
Sebebi sadece bu!
..
Kimse görmüyor,
Kimse bilmiyor,
Kimse anlamak istemiyor.
Anlatamıyorum!
Ağlayamıyorum!
..
Herkes çekip giderken,
Hep seyrediyorum.
İzliyorum terk edişleri.
Kayboluşları..
..
Dur demiyorum,
Diyemiyorum kimseye.
Kimse bana demedi çünkü.
Ellerimde,
Kalbimin kesik izleri,
Gözlerimden gözyaşları akarken,
Kimse “neden!” diye sormadı.
Görmediler gözyaşlarımı,
Duymadıklar çığlıklarımı.
Sessizliğin içinde,
Seslenmeye çalıştım hep!
..
Ben sandığınızdan da çok sevdim,
Siz hep bunu ben sevmeyi bırakınca,
Fark ettiniz!
..
Bu yüzden suçlamayın beni.
Sizden daha erken sevdiğim için,
Suçlanamam!
..
Farkındalığın farkına varamadınız.
Nelerle boğuştuğumun da.
..
Kafanızı kaldırıp baksaydınız,
Herşey ortada duruyordu,
Bembeyaz gömleğimle,
Göğsü kana bürünmüş bir halde,
Oradaydım!.
..
Kalbimden sızarken damlalarca kan,
Yastığıma dökülen binlerce gözyaşı,
Korkularla dolan karanlık odam,
Ve ben..
Her gün,
Lanet olası aynada görmek zorunda olduğum,
O kahrolası kişi!
..
Kalbinin kırılan binlerce parçasıyla,
Küçük bir çocuğun legoları gibi,
Oynamaya çalıştığı,
Ama bir sürü rengin olmadığı,
Kan kırmızısı parçalardı birleştirmeye çalıştığım!
Ve bu bir oyun değildi!
..
Uyumaya çalışırken,
Kendimi götürdüğüm umutlarım..
Bulutların üstünde,
Gizli saklı dolaştığım yerler;
Masmavi değildi!
Karanlık’tı.
Yıldızlar yerine,
Simsiyah boşluk vardı.
Her gece elime fırça alıp,
Boyamaya çalıştığım..
Siyahlar yerine,
Beyazları.
Karanlık yerine,
Işığı,
Gözyaşları yerine,
Umudu,
Serpiştirmeye çalıştım,
Kahrolasıca her gece !
..
Yanımda telefonlar vardı sadece,
Hep bi ses beklediğim.
Sessizlik içinde,
Ses aradığım!
..
.
..
Ufak detayların insanıydım hep.
Başak burcu’yum.
Yükselenimde.
..
O ufacık detaylara çok takıldım,
Her seferinde !
Siz yürürken yere bakmadınız,
Bastığınız yerleri hiç görmediniz,
Eğilip size çiçekler toplarken,
Göremediniz bembeyaz papatyaları.
Üzerine basıp geçerken siz,
Benim de döküldü yapraklarım.
Papatya gibi.
..
Seviyor,
Sevmiyor.
..
Hep siz sevdiniz,
Ben üzdüm.
Hep siz gittiniz,
Ben kaldım.
Hep siz unuttunuz,
Ben unutmadım.
Ama.
Hep siz kaybettiniz,
Ben hep hayata dair,
Yeni şeyler kazandım.
..
İşte hep kendinizi üzgün gördüğünüz,
Üzüldüğümü hiç görmediğiniz,
Bilseniz de hiç umursamadığınız,
Duygularımın hikayesi bu.
Rollerini çaldığınız,
Hiç anlayamadığınız,
Hikaye bu.
Senaryosu siz yazdınız,
Her zamanki gibi,
Kalıp yine ben izledim..
Boş koltuklarda,
Tek başıma.
Yorumlar
“tek başıma” için 5 yanıt
Ben sandığınızdan da çok sevdim,
Siz hep bunu ben sevmeyi bırakınca,
Fark ettiniz!
kaleminiz hiiç tükenmesin:)
“Bekleyiş”i arkada bi yerlerde çalarken okudum bu şiirini, aslında içini. Güzel olmuş, harika.. Söylenecek basit ve ucuz çok şey var ama aslında görülmesi gerekenler, hissedilmesi lazım olanlar var bu şiirle alakalı: kalp
atışlarım ve tekdamlagözyaşımiçimeakan.
(ikinci tekil şahsın kusuruna bakma kullandığım sana hitap ederken, dedim ya yakın hissettiğimden.)
Hep siz sevdiniz,
Ben üzdüm.
Hep siz gittiniz,
Ben kaldım.
Hep siz unuttunuz,
Ben unutmadım.
Ama.
Hep siz kaybettiniz,
Ben hep hayata dair,
Yeni şeyler kazandım.
Bu emek erken farkedildi 🙂
Muhteşem anlatmışsınız. Okudukça rahatlıyor insan teşekkürler
Küçük bir çocuğun legoları gibi,
Oynamaya çalıştığı,
Ama bir sürü rengin olmadığı,
tam manasıyla bu…