Etiket: çocuk
-
damla
içimizdeki sevgi bir bardak su gibi.. bardak bu kadar boşken taşamazsın çocuk. içindeki tüm sevgiyi saçamazsın, uzun zaman önce içinde kurumuş, sana ait olmayan bir şeyi, yeniden yerine gelmeden, taşıramazsın. .. içerideki sevgi o kadar kurumuş ki, birkaç su damlası gibi anlarla, koca bardak doldurmak o kadar zor ki. hele de bardak sızdırıyorken.. .. “dedi…
-
pamuk hayatlar
bazen yanlış yollarda sürüklenirsin.. hata yapmayı sevip, görmezsin içinde ölen çocuğu.. zorla gömersin onu içinde en derine, nefessiz bırakılmış bir ceset gibi.. .. kaybolup gider içinde büyüttüğün umutlar.. ufacık bir toz tanesi gibi parça parça olur.. yaptığın hataların aslında hata olmadığını, böyle olmayı seçtiğin için yaptığını fark edersin. .. yorulursun içinden kopan parçalardan, savrulursun oradan…
-
bir karmaşanın hikayesi
bu anlatacağım hikaye, bitirilen sahte bir dostluğun hikayesi. hep aşklar, ayrılıklar, mutluluklarla süslendi bu sayfa, bazen de farklı bakmayı görebilmek için. .. neden sahte? gaza gelip söylenen çok şeyi olması, ve bunların yüzünüze söylenemeyenlerden olması. bu yüzden sahte, ve sahte olacak hep insani duygular. .. değişim insanın kendisinin fark edemeyeceği aksine etrafındakileri çokça fark edebileceği…
-
umut-suz
hayatı nedensiz yaşayanlardan olabilmek ne güzeldi. bir çocuğun saflığındaki yaşamın değişebileceğini görmek.. farkında olmadan ağırlaşan bedenimizi taşımak gibi, hayatı da taşımak çok zor geliyordu artık.. .. bir umut tanesini ellerinde taşıyan, renkli gözlü bir çocuk gibiydi hayat. bir şeyleri kırıp döktüğü için içinizden çok kızsanız da, gözlerine baktığınızda kıyılmazdı hiç.. .. o küçük çocuk yerini…
-
kar tanesi
yine bir merdiven, ayak ucunda bekleyen, aynı çocuk.. .. umursamaz tavırlarıyla kendini kandırmaya çalışsa da; mümkün olmadığını çok iyi biliyordu. .. yukarıdaki kapıya ulaşmanın, çok zor olduğunu.. .. aslında belki de, oraya ulaşmak sandığından daha da kolay. ama ya kapı kapalıysa.. .. hep bu korkular, hayatları yönlendiren.. .. kapıyı çalmaya korktuğumuz kadar, zile basıp kaçarken…
-
hâlâ acıyor
bir çok kelime var biriken.. arkasında da seslendirilmeyi bekleyen cümleler.. ardı arkası kesilmeyen, birbiri arkasına, incecik iple tutturulmuş, kopunca başka yerlere sürüklenebilecek.. kullanımı zor kelimeler. .. söylenecek o kadar söz var ki.. dilimize yapışan, kurtulmayı bekleyen.. .. güneşin doğuşunu izliyorum, her sabah. istisnasız.. gülümsemek ile, hüzün arasında kayboluyorum, sabahın aydınlığında.. .. bazen düşünüyorum; herkes canla…
-
bekleyiş
aydınlık bir sabahı karşılarken, yatağımda uzanıyorum yine, umarsızca… küçük düşünceler peşinde, savruluyoruz hayat yolunda. mutluluk için ne gerekli.. düşünceler geride kalıyor, yine kaybolan geceyle. anlamsız sorular, uykuyu getiriyor.. düşünceler arasında boğulup, yine uykuya dalıyorum. … hayaller dünyasında yaşamayı, çok seviyorum.. orası sesimi barındırıyor, burası sessizliğimi.. .. hep konuştuğum, düşünmediğim. yalnızca sevdiğim, sevmeyi söylediğim. sevilmeyi bildiğim,…
-
özlenen gözyaşları
özlenen gözyaşları gibiydi, hayat.. yalnız, masum, umut dolu.. damlalarla dolup taşan bi kalp, ağlamaktan şişen gözler gibi. .. bazen kısa geliyor zaman, uzatmak istiyor umarsızca. ne iyi, ne de kötü olsun yanında. sadece sevgi olsun istiyor, kalp. … bilinmezlere yol alırken, göz açıp kapayıncaya kadar, hayattan uzaklaşmak istiyor, kaçmak istiyor, koşmak istiyor.. düşünmeden, inanmadan.. sadece…
-
yalnızlığımın krallığı
yalnızlık.. ne kadar çok hüküm sürdü hayatımda.. bitmek bilmeyen, sonu gelmeyen bir krallık misali.. ve hüzün.. yegâne krallığımın vazgeçilmez mutluluğu.. gözlerimden durmadan çağlayan yaşlar.. tıpkı bir su kaynağı gibi.. sonunun gelmeyeceğini düşündüğüm, uğruna gözyaşları döktüğüm, bembeyaz bulutlarla gördüğüm, yağmur taneleri gibi hüzünlenip, damlayıp.. dudaklarıma düşerek, düğümleniyor.. nefes alamıyorum.. birisi ‘ağlamak kayıp çocuk bu şehirde‘ demişti.…