Etiket: güneş
-
düş
Ufak bir evimiz olsun istiyorum.. Yerleri koyu kahverengi parke olsun ve bitiminde beyaz duvarları başlasın. Alçılı dümdüz duvarlara sahip olsun. Aslında yerde halı olmasın. Belki sadece üzerine uzanılabilecek kadar bir halı olsun. Pencereleri upuzun olsun. Tabii ki uzun pencerelere de yüksek tavan yakışır, tavan alabildiğince uzun olsun.. Pencerelerin yanında beyaz L şeklinde bir koltuk takımımız…
-
sonsuzluğa
artık korkuyorum yalnızlıktan. .. ne dilde kaderin kaldığı, ne de gönülde doğrunun kaldığı, öyle zor bir hayat ki önümüze sunulan.. .. beklemenin bu denli alışılmış olmadığı, umutların ısıtılamayan eller içinde kaybolduğu, yalnızlığın tepemizden bakan güneş gibi kavurduğu, koskoca bir hayat, bana dokunan.. .. sabah, akşam, gündüz ve gece.. sanki hepsi yalnızlığa birer hece.. .. hiç…
-
aşk beynin kusurudur
neden bu kadar karışığım, ya da neden bu denli karışıklaşıyorum. bilmiyorum sebebini. .. sanırım o kadar aşktan bahsedip, sevmeyi bilemeyen birisiyim. kendimi anlatamamaya başlıyorum. elim ayağıma karışıyor galiba.. .. tüm hayatım boyunca, beklemeye o kadar alıştım ki, ben konuşmadan beni anlayacak birilerini.. çıkmadıkça daha da kapandım. .. bazen kalkmanız gerekir oturduğunuz yerden, kendinizi en içtenliğiyle…
-
pamuk hayatlar
bazen yanlış yollarda sürüklenirsin.. hata yapmayı sevip, görmezsin içinde ölen çocuğu.. zorla gömersin onu içinde en derine, nefessiz bırakılmış bir ceset gibi.. .. kaybolup gider içinde büyüttüğün umutlar.. ufacık bir toz tanesi gibi parça parça olur.. yaptığın hataların aslında hata olmadığını, böyle olmayı seçtiğin için yaptığını fark edersin. .. yorulursun içinden kopan parçalardan, savrulursun oradan…
-
enkaz
her şeyden farklı tek bir his, kalbi sızlatan.. yalnızlıkla bezenmiş bir umutsuzluğun çizik bir karesi.. .. terminalde ayrılan ruhlar gibi, geri gelmeyecek bir umut.. .. yorgunluktan çok öte yalnızlıklar, karanlıklar kadar ürkütücü insanın üzerine yığılan bir duvar gibi.. .. altında ezilmiş bedenler, kıpırdamaya çalışan parmaklar gibi.. ürkek, kırılmış ve bitkin.. son kezmişçesine.. .. umudun belki…
-
suskunluk
bir insanı sevdiğinizi, nasıl anlayabilirsiniz ? daha da önemlisi; nasıl anlatabilirsiniz ? .. anlamsız sorular topluluğunun, cevaplanamayan en büyük örneği bunlar. .. susarak anlatamadığınız, duygular bütünü. .. konuşmadığınız, sessizliği tercih ettiğiniz, sessizliğin ses olabilmesini istediğiniz, o özel an. sadece suskunluktan ibaret olur. .. aslında anlatamazsınız, neler söyleyeceğinizi. duraksarsınız her seferinde. sebebi çok açıktır. yanlış kelimelerden…
-
soğuk ve gri
şehr-i hüzün, bugün gri’sin yine.. kalabalık caddelerinde, yalnızlaştırıyorsun insanları.. mutluluğun rengi akmış yüzünden, tüm canlılığınla somurtuyorsun yine.. ve yine saklıyorsun ardında kalan güneşi.. .. ruhunu kaybetmiş bir beden gibi, alışmışsın yine gözünü karartmaya.. korkmuyorsun hiç, vermiyorsun insanlara ışığını.. korkuyorlar.. görmüyor musun ? .. inanmaktan kaçmak için, bahaneler ardına saklanan, küçücük elleri olan, bir sürü beden…
-
kayıp kelimeler
kelimelerim kayıptı, bir süredir.. kaybolduğum rüyalarda, cebimden düşürdüğüm bir kaç kelime harici, hiçbiri yoktu ortalıkta.. .. dün ilk kez, hazır kelimelerim kayıpken, güzel şeyler yazmak istedim, hayata karşı güzel anılarımı da, bırakabilmek adına.. .. ama sanırım hayat bu konuyu, çok kıskanıyor.. çoğu zaman, izin vermiyor hiç.. .. yine kendisi tarafından kıskanılan bir ‘hayat’, yaşıyorum. ..…
-
kayboluşun anahtarı
hislerim artık, bilinmezleri oynuyor. ne hissettiğimi bilmeden, yaşamam gerektiği gibi yaşıyorum.. .. oynadığım bu oyun bahçesi, çok tozlu.. göremiyorum hiçbir şey.. .. ağlamak istiyorum. parmaklarımda hep bir gözyaşı. anlamıyorum artık anlamsızlığı.. .. gece öyle soğuk ve manasız ki. üşüyorum sadece.. .. ellerim değil, vücudum değil, kalbim üşüyor.. .. sarmaladıkça buzlar etrafını, ısıtmak o denli zor…