umut-suz

hayatı nedensiz yaşayanlardan olabilmek ne güzeldi. bir çocuğun saflığındaki yaşamın değişebileceğini görmek.. farkında olmadan ağırlaşan bedenimizi taşımak gibi, hayatı da taşımak çok zor geliyordu artık.. .. bir umut tanesini ellerinde taşıyan, renkli gözlü bir çocuk gibiydi hayat. bir şeyleri kırıp döktüğü için içinizden çok kızsanız da, gözlerine baktığınızda kıyılmazdı hiç.. .. o küçük çocuk yerini… Okumaya devam et umut-suz

kar tanesi

yine bir merdiven, ayak ucunda bekleyen, aynı çocuk.. .. umursamaz tavırlarıyla kendini kandırmaya çalışsa da; mümkün olmadığını çok iyi biliyordu. .. yukarıdaki kapıya ulaşmanın, çok zor olduğunu.. .. aslında belki de, oraya ulaşmak sandığından daha da kolay. ama ya kapı kapalıysa.. .. hep bu korkular, hayatları yönlendiren.. .. kapıyı çalmaya korktuğumuz kadar, zile basıp kaçarken… Okumaya devam et kar tanesi

aydınlıkta kaybolmak

hayatımın üzerinde gezinen, kar tanelerini hissediyorum bu gece. ve soğuk bir günün ardından, yaşanan yorgunlukları.. hayat ne kadar kısa hale gelmiş, ve bi o kadar bize sorun çıkarır olmuş. konuşmak için çabalarken bile, aslında kendin ile paylaşmak bazı şeyleri.. zor. . gözlerim yavaşça kapanıyor her seferinde, ama sonunda karanlığa aldırmıyor bedenim. yürümeye çalışıyor dar sokaklarda… Okumaya devam et aydınlıkta kaybolmak

gökkuşağı

bugün her şey biraz daha farklı.. gözlerimi geç kapatıp, erkenden açtım dünyaya.. soğuk bir sabah karşıladı beni, hoş geldin dedi bana. yüzündeki gizli ifadeyi anlayamamıştım, pencereden dışarı bak, dedi. ne var ki ? dedim. bakmazsan göremezsin, dedi. yağmurluydu her yer, üşümüşüm yatağımda, sanırım.. sebebi bu yüzden.. kalktım, diğer pencereye koştum.. nereye, dedi. bir şeye bakmam… Okumaya devam et gökkuşağı