aslında çok zor.
içinden gelenleri basitlikleri kağıda aktarmak.
kendini anlatmaya çalışmak, çabalamak..
neden olduğunu bilmeden uğraşmak.
aslında bir yandan da, çok büyük bir yorgunluk sebebi.
anlaşılamama durumu başlı başına bir sıkıntı.
bazen düşünüyorum, sorunlu taraf benim diye.
işin garip yanı;
bir deli misali, bu konuda kendime hak veriyorum..
ben olmak, yorucu.
siz olmak, daha kolay.
daha masrafsız.
hayattaki mutluluklarınızın sebeplerini en aza düşürmek,
kendi ellerinizle bu duruma sürüklenmek yorucu.
sebebi ise açık.
insanların anlayabileceğinden daha ötede şeyler yaşamak.
büyük konuşmak gibi gelmesin bu.
sadece doğruları konuşmak, benim yaptığım..
ol’anı aktarmak.
zor olan da bu.
yaşım 22,
(aslında yalan.
fark etmeden 23 olmuşum,
sanırım ben hala 2010’da kalmışım.)
bu yaşına kadar ne yaşayabilirsin ki diyenlere inat,
çok fazla şey yaşadım.
doğru olanı da,
yanlış olanı da.
iyi olanı da,
kötü olanı da.
kendimi boka batıracak şeyler harici,
insancıl şeylerin çoğunu yaptım.
insancıl olmayan şeyleri de,
kendini insan zannedenler bana yaptı.
terazinin iki yanı da eşit galiba.
ama insanların yaptıkları daha ağır basıyor.
yeri geldi aldatıldım,
yeri geldi susturuldum,
düşüncelerime kulak verilmedi.
sesinizi duyuramadıkça,
sessizliğe o kadar çok bürünüyorsunuz ki..
sonra düşüncelerinizin hepsi,
hayatınızın ta kendisi oluyor.
bu yüzden zorlanıyoruz,
bu yüzden anlaşılmakta zorlanıyoruz.
belki de bu yüzden,
artık anlatmak yerine;
susmayı tercih ediyoruz.
neden ?
susmak varken,
neden konuşayım ki ?
…
aslında;
hayatta en çok âşık olmaktan korktum.
âşık olmayı bu kadar çok sevip,
ondan bu kadar çok korkmak
kadar acı verici bir şey yok..
ve galiba sıkıcı hayatımın bana bahşedilen,
iğrenç detaycı yanı..
adımlar atmak yerine,
susmayı tercih eden o,
araştırmacı sessiz yanım..
hiç sevmedim onu.
belki en büyük acılardan kurtardı,
belki de en büyük acılara itti beni.
ama hiç konuşan olamadım.
aslında bir kez konuştum.
acı yaşamadım ama,
hayatımın en büyük tecrübesini yaşadım.
büyüdüm.
olgunlaştım.
söyleyemediğim sözlerin,
virgülleri oldum.
ondan sonra çok değiştim.
ve bu değişim beni kötüleştirdi..
..
insanların bilemeyecekleri hisleri görmek,
hissettiremeyecek oluşlarını bilmek.
gerçekten çok acı.
çünkü insanlar;
ufak hesaplar peşinde koşturmaktan,
harap düşmüş durumda.
hayatı yaşamak yerine,
düşünceleri yaşamak..
oysaki düşüncelere tıkılıp kalan bir insanın,
bunları çekmeye gücü yok.
olmaz da.
belki de hep olmayanı görüp,
olanı göremeyen bir insan oldum.
çok üzüldüm,
çok yoruldum.
ama hayata hep gülümseyerek,
bir “sebep” oldum.
hayatımın en derinine bir gülümsemeyi yerleştirip,
her battığımda gülerek yukarı çıktım..
ama o bile yoruyor artık.
anlamsızca acı çekiyorum durduk yere..
bazen sadece gülümseyip,
ardından boşluğa düşüyorum.
durup dururken,
bir ağırlık çöküyor kalbime..
istediklerimize ulaşamayacak olmanın o ağır yükü,
belki de bunca sessizliğin sahte bir bedeli..
..
kalbim çok yorgun artık.
aşk olmak güzel.
âşık olabilmekte..
ama artık bedenim,
bu ağır yükü kaldırmıyor.
farkında olduğum tek şey bu.
ilk defa yorulduğum için gözyaşı döküyorum.
böylesi çok daha ağırmış.
hele de insanlık..
o bile ağır geliyor artık,
insanlıktan uzak basit kişiliklerin arasında..
sanırım kendimi tamamen kapatmanın zamanı geldi.
aslında..
yorgunum sadece.
..
yine yorgun bir gece bitiyor.
ve yine umutsuz bir gün daha doğuyor.
..
sessizlik can dostum,
sarılıyorum ona.
artık üşümüyorum.
Yorumlar
“can dostum” için 6 yanıt
“istediklerimize ulaşamayacak olmanın o ağır yükü,
belki de bunca sessizliğin sahte bir bedeli..”
GÜZEL (:
sen olmak zor, ben olmak zor …
bazı insanlar için olmak zor hiç olmayı seçen onlarca yüzlerce arasında ki ne güzeldir hiç kimse olmak.
kalabalıkta kaybolmak , o yıl aynı renkleri giymek, aynı şeye gülmek , herşeyi onaylamak herkesle birlikte başını sallıyarak ve hatta aynı kitabı okumak aynı zamanlarda…
ama bazı insanlar doğuştan yeteneksiz doğar hiçliğe , hazım sorunludur ruhları…
pembe giyerken herkes kahverengi giymek ister onların ruhları…herkes onaylarken başını yukarı aşağı sallayıp onlar redetmekten alıkoyamazlar kendilerini…
bazı insanlar siyah beyaz filmde kırmızı olmak için doğarlar…
ve bazı insanlar pembe giyilmesi zorunlu bir dünyada kah(p)e rengi giymek için doğarlar…
susmak varken neden konuşayım ki?
çok güzel bir söz gece gündüz ağzımdan düşmüyor… 🙂
çünkü insanın yüreği yorgunsa eğer susmak en güzel…..
Ancak bu kadar iyi yazılırdı herhalde, çok iyi. Kolay kolay beğenmem ama yazdığın her şiir ayrı bi güzel. özellikle bu şiiri, çok sevdim 🙂
Bazen sözler kılıftır duygulara… Ruhun kanatlanır; sonsuz gelen fakat iki dakikada yaşanmış anılara..