Etiket: acı
-
masal
yüzümü göğe çevirdim, gönlümü bir tek ona açtım.. yalnızlık benim umudumsa, çekmek için bu yola girdim.. .. anlaşılamayan biri olmak zorken, anlamsızlığın ortasında mahsur kaldım.. beni anlayan bir tek kişi varken, sessizlikte yine onu arıyorum.. .. benden uzak aşkla göçerken, benim üzülmemem için iten, beni üzülme diye kovan, aşka yol olmaya çabalıyorum.. .. bu yorgun,…
-
sonsuzluğa
artık korkuyorum yalnızlıktan. .. ne dilde kaderin kaldığı, ne de gönülde doğrunun kaldığı, öyle zor bir hayat ki önümüze sunulan.. .. beklemenin bu denli alışılmış olmadığı, umutların ısıtılamayan eller içinde kaybolduğu, yalnızlığın tepemizden bakan güneş gibi kavurduğu, koskoca bir hayat, bana dokunan.. .. sabah, akşam, gündüz ve gece.. sanki hepsi yalnızlığa birer hece.. .. hiç…
-
sessiz kelimeler
sokaklarda yürümek bazen acı veriyor, gülümsemelerden arınmış, gri olanı görmek.. umutlarım üzerimden çalınmış gibi hissetmesem de, karanlığın bir şekilde elini uzattığını bilmek.. .. yorucu karanlıklarda koşmak bu kadar uzakken, tam kucağına düşmek yine gözyaşı havuzunun.. sesimi duyuramamanın ağırlığını bilmezdim hiç, gözlerim yorgun ve karanlığa akıyor yine.. .. hayata dair anlamaya çalıştığım şeyleri unuttum artık. sadece…
-
köprüden önceki çıkış
aşkların bir tek tarafını sevdim. hissettirdiği umutları yaşamayı.. .. aslında hayatta ne yaşayacağımı da, hep biliyordum. .. belki de bu yüzden hayatıma giren tüm kadınlara, tek ve bir adet kırgınlığım oldu.. kalbime atılan umut tohumları yeşerirken, hunharca üzerine basılmasıydı.. .. aslında insanlara kızıyorum.. çünkü kimse aşkı hak etmiyor. .. tam iki sene önce söylediğim gibi;…
-
umut-suz
hayatı nedensiz yaşayanlardan olabilmek ne güzeldi. bir çocuğun saflığındaki yaşamın değişebileceğini görmek.. farkında olmadan ağırlaşan bedenimizi taşımak gibi, hayatı da taşımak çok zor geliyordu artık.. .. bir umut tanesini ellerinde taşıyan, renkli gözlü bir çocuk gibiydi hayat. bir şeyleri kırıp döktüğü için içinizden çok kızsanız da, gözlerine baktığınızda kıyılmazdı hiç.. .. o küçük çocuk yerini…
-
bir düğme
kaybetmiş olmanın mağrurluğunu hissetmek gibiydi, yalnızlıktan alınan ilk nefes.. sebebini hiç anlayamadığın yağmurla bütünleştikçe, toprak kokusu gibi saçılıyordun dört bir yana.. aslında niye yaşadığını algılayamadığın bu saçma sapan hayat yüzündendi bütün karamsarlıklarımız ve bakışlarımızdaki hüzünler.. ilk kez koşmak istemeyip, gözyaşlarına boğulmayı kabullenecek kadar çok sevimsiz bulmuştum bu hayatı.. anlamaya çalıştıkça bitap düştüm, anlamaya başladıkça da…
-
can dostum
aslında çok zor. içinden gelenleri basitlikleri kağıda aktarmak. kendini anlatmaya çalışmak, çabalamak.. neden olduğunu bilmeden uğraşmak. aslında bir yandan da, çok büyük bir yorgunluk sebebi. anlaşılamama durumu başlı başına bir sıkıntı. bazen düşünüyorum, sorunlu taraf benim diye. işin garip yanı; bir deli misali, bu konuda kendime hak veriyorum.. ben olmak, yorucu. siz olmak, daha kolay.…
-
inanmak
hayatın gariplikleri üzerine oturup, o kadar çok konuşabilirim ki.. kime, niye, neden diye sorgulamaların içerisinde, kaybolup gitmek için bir araç sadece.. .. her seferinde bir yalanın peşinde koşuyoruz, inanmak için yapılan bu yorucu egzersiz.. neden her seferinde düşmek için bir adım daha atıp, düşünce de artık ağlamadan kalkabiliyoruz.. .. birkaç gün önce içimi hüzünle dökerken,…
-
hoşgeldim hayata
yürünmesi gereken yollar, yazılması gereken notlar var. daha.. .. karanlıkların içinde kaybolurken, aydınlığa ulaşmak için umut var. hâlâ.. .. sevgilerin peşinde koştururken, yalnızlıklarla boğuşmak için güç var. daha.. .. korku denizinde çırpınırken, insanlara inanmak için bi his var. hâlâ.. .. acımasız sözlere direnirken, karşılık vermek için birkaç kelime var. daha.. .. acıtan kelimelerle kırılırken, acıyan…