bu kadar zor olmamalı

Hayatlarımızda kesişemiyoruz demek zor geliyor. ‘Zamanları kesiştiremiyoruz, hepsi bu..’ diye söylemek en doğrusu.. Hiç doğru zamanın gelmeyeceğine inandığınız olur mu? Benim fazlaca olur. Hatta çoğu hissimin yerini hep bu kaplar. Yanlış zamanda, yanlış yerde, bazen çok yakın, bazense çok uzakta oluşunuz etkilidir. Hep olduğu gibi, doğru zaman bu yüzden hiç gelmeyecektir. Gelmeyeceğini bile bile izlersiniz..… Okumaya devam et bu kadar zor olmamalı

kırılma noktası

İnsan geriye dönüp baktığında, hayatındaki kırılma noktalarını çok çabuk fark ediyor. Belki de geçmişe takılmaların altındaki temel sebep bu olabilir. Çünkü o ince kırılmalarda, ufacık bir çizgi farklı olsa, çok farklı düşüncelerin ve hayatın içerisinde yaşanıyor olabilirdi. Bu anlamda kader olarak adlandırılan çizginin kırılmasını hayal etmek çokta zor bir düşünce olmayabilir. Bazen değiştirilmek istenen çizgiler… Okumaya devam et kırılma noktası

kırıntılar

Hayatım boyunca hiçbir şekilde adını görmek istemediğim insanlar ve temizleyip, arınmak istediğim çok fazla hayat kırıklığı var. Çünkü bunlar artık beni ben yapan şeyler değil, benliğimi benden çalan şeyler bütününü oluşturuyor… Bunca kırıntının parçalarını birleştirmek, binlerce taşlık domino oluşturmaktan farksız hale geldi. Nereden toparlamaya çalışırsam çalışayım, bir rüzgâr oluşturduğum tüm taşları devirmeye başlıyor. Tekrar başa… Okumaya devam et kırıntılar

sanrılar

Gecelerde farkındalıkları artıran bir ağırlık var. Sebebini ve nedenini çözemediğim karanlık bir çizgi, yorgunluk ve sanrılar zinciri etrafımı sarıyor. Yorgunluk hiç olmadığı kadar keskin, gözlerim hiç olmadığı kadar aydınlığa bakamaz hale geldi. İçimde var olmayan bir karmaşanın, ne olduğunu bilmediğim varlığıyla el ele yürüyor halde olmak biraz yorucu hale geliyor. Yaşamın koşuşturmacasının ardında kaybolmak, bu… Okumaya devam et sanrılar

düş

Ufak bir evimiz olsun istiyorum.. Yerleri koyu kahverengi parke olsun ve bitiminde beyaz duvarları başlasın. Alçılı dümdüz duvarlara sahip olsun. Aslında yerde halı olmasın. Belki sadece üzerine uzanılabilecek kadar bir halı olsun. Pencereleri upuzun olsun. Tabii ki uzun pencerelere de yüksek tavan yakışır, tavan alabildiğince uzun olsun.. Pencerelerin yanında beyaz L şeklinde bir koltuk takımımız… Okumaya devam et düş

damla

içimizdeki sevgi bir bardak su gibi.. bardak bu kadar boşken taşamazsın çocuk. içindeki tüm sevgiyi saçamazsın, uzun zaman önce içinde kurumuş, sana ait olmayan bir şeyi, yeniden yerine gelmeden, taşıramazsın. .. içerideki sevgi o kadar kurumuş ki, birkaç su damlası gibi anlarla, koca bardak doldurmak o kadar zor ki. hele de bardak sızdırıyorken.. .. “dedi… Okumaya devam et damla

dört duvar

Yalnızlığın duvarlarını dışarıdan içeriye ördükçe, nerede sınırın daralacağını ve oradan nasıl çıkmam gerekeceğini öğrenemez hale geldiğimde, bazı şeyler için çok geç olduğunun farkına vardım. Aslında büyümek bu kadar karamsarlığın ardına saklanılabilecek duvarlar örmek olmamalıydı. Çocukken çok farklı hayalleri olan birisi değildim. Büyüyünce ne olacaksın dediklerinde, her seferinde bilmiyorum diyen birisi oldum. Çünkü büyümek benim için… Okumaya devam et dört duvar

hep böyle değildim

Ben hep böyle değildim aslında. Sanırım depresif hallerin tapusunu almam, gerekenden biraz fazla uzun sürdü. Hayata karşı umutlarını taşıyan biriyken, karmaşanın içinde nedense çok fazla şeyin elimden düşüşünü izledim. Açıkçası bir anlamda eğlenmeyi severdim. Fakat galiba yeniliklerin içinde çok fazla geride kaldım. Bunda kendimle aramın hiç olmaması da etkili tabii ki. Kendimle ilgili kopuşumun başlangıcıyla;… Okumaya devam et hep böyle değildim

parıltı

yalnızlıkla aşk birbirine zıttır aslında. bu tezat içerisinde bu kadar karmaşa ağır gelir ruha. tutunmaya çabaladığı dalların kaygan oluşu, daha da çok yorar insanı.. .. aşk bedene düşünce sonbahar gibi hissederim hep, ne zaman aşk duygularım kabarsa, ya sonbahar geliyordur ya da sonbahardır.. ortası hiç olmaz.. .. havaların düzensizliği belki beni bu duygulara iten, ya… Okumaya devam et parıltı

sessiz kelimeler

sokaklarda yürümek bazen acı veriyor, gülümsemelerden arınmış, gri olanı görmek.. umutlarım üzerimden çalınmış gibi hissetmesem de, karanlığın bir şekilde elini uzattığını bilmek.. .. yorucu karanlıklarda koşmak bu kadar uzakken, tam kucağına düşmek yine gözyaşı havuzunun.. sesimi duyuramamanın ağırlığını bilmezdim hiç, gözlerim yorgun ve karanlığa akıyor yine.. .. hayata dair anlamaya çalıştığım şeyleri unuttum artık. sadece… Okumaya devam et sessiz kelimeler