soğuktu..
üşüyordu ruhu,
karanlıklar diyarında.
gözleri görmüyor,
gün geçtikçe
umutları oradan oraya savruluyordu.
..
dayanamıyordu,
küçük bedeni bu ağırlıklara.
başkalarının istediği
hayatları yaşıyordu,
her seferinde.
..
gözleri acıyordu,
ağlamaktan.
kalbi nasır bağlamıştı
hüzünle boğuşmaktan.
oysaki..
umutları vardı,
hayata dair.
..
belki de hep
yarım kalan..
..
güneşi görmeye,
dayanamıyordu.
gözleri kamaşıyordu,
ışıktan.
çünkü hep,
karanlıkta yaşıyordu..
yürümeye çalışıyordu,
tüm umutsuzluklara inat,
karanlıktan,
aydınlığa.
..
gücü yetmiyordu.
itilip kakılıp,
çarparak yere düşürüyorlardı.
karanlıktan aydınlığa geçmeye,
gücü yetmiyordu çekiyordu.
sadece;
acı çekiyordu.
..
yaşamın en temel kuralı;
yaşamak için öldürmekti.
..
olumsuzluklar
yerleştirilmişti hayatına,
tıpkı bir film gibi,
yaşanılan anıları,
tek bir kareye sığdırmaktı.
korku, hüzün, umutsuzluk.
ve acı.
..
omuzlarında ağır yükler vardı,
insanlar tarafından korkutuldukça,
göremez olmuştu etrafını..
bulutları, umutları..
elinden alınıyordu birer birer.
..
umutsuzlukları taşıyordu,
utanç içinde..
karanlığa ulaşmaya çalışıyordu,
dokunmayı deniyordu.
kaybolup gidiyordu sessizliğin içinde.
..
susuyordu.
gözyaşlarında boğulup gittiği o ufacık odada,
bakamıyordu.
gözyaşlarının acıttığı gözleri,
hissedemiyordu.
umutsuzlukları, yaralarını.
..
alevlerin sardığı yalnızlık ile
yağmur altında,
acizce ağlıyordu.
sönmedi.
..
neden..
..
uyku.
sarıldı.
simsiyah çarşafa,
kapadı gözlerini,
uyumak istedi.
..
unutarak.
ağlayarak.
arıyordu,
sessizlik içinde.
kalbi kırık.
öyle yalnız..
..
yine..
..
acımıyor artık..
Yorumlar
“öyle yalnız” için 2 yanıt
Gerçekten etkileyici… Ellerine sağlık…
murathan’ın bilardo topları şiirini anımsattı bir mısra…
bir de artık acıtmadığını anladığımda şaşırmıştım, nedenini hala soruyorum…