hislerim artık,
bilinmezleri oynuyor.
ne hissettiğimi bilmeden,
yaşamam gerektiği gibi yaşıyorum..
..
oynadığım bu oyun bahçesi,
çok tozlu..
göremiyorum hiçbir şey..
..
ağlamak istiyorum.
parmaklarımda hep bir gözyaşı.
anlamıyorum artık anlamsızlığı..
..
gece öyle soğuk ve manasız ki.
üşüyorum sadece..
..
ellerim değil,
vücudum değil,
kalbim üşüyor..
..
sarmaladıkça buzlar etrafını,
ısıtmak o denli zor oluyor..
..
korkmuşum artık sevmeyi,
insanları.
unutmuşum artık insanlara,
inanmayı.
..
güneş doğmuyor artık kalbime,
karanlıklarla çevrili bedenim,
derman olmuyor artık,
yüzümün gülümsemesine..
..
sorgulayamıyorum bile artık hayatı,
her detayı inceleyen ben..
umursamıyorum artık.
yaşıyoruz, bir şekilde..
..
bir sessizlik uyuyor önümde..
izliyorum sadece.
ne hissettiğimi bilmiyorum..
..
hissetmeyi unuttum,
hissizlikler dünyasında..
..
nereye gidiyorum bilmiyorum,
yürüdüğüm yollar tamamen ışıksız.
kalbimdeki ışığı yitireli çok uzun zaman olmuşken,
inançsızlığa doğru yürüyüş belki de..
..
aşk’a artık olmayan olan inancıma,
kadeh kaldırıyorum bu gece..
bir zamanlar dokunduğu kalbime,
sımsıkı sarılıyorum.
..
sızlıyor.
acıyor yine..
..
unutmaya çalışıyorum,
doldurmaya çalışıyorum
kalbimde kalan boş yerleri.
..
dolmuyor..
..
kaybetmişim inancımı bir kere,
ne sevdiğimi anlayabiliyorum,
ne de sevildiğimi hissedebiliyorum..
..
belki de olması gereken bu..
..
kayboluşun anahtarı elimde şu an,
kapıyı açtım ve seyrediyorum,
yüzleri olmayan insanları..
..
herkes kırılmış.
..
yürüyorum yine amaçsızca,
her biri üzerime geliyor çarparak..
bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar..
..
siyahlar giyilmiş.
..
bir tanesinin adı yalnızlık,
tanıdım onu çok uzaktan..
çarpıyor yine suratıma tokadını..
..
birkaç kırmızı renk..
..
yağmur yağıyor üzerine,
sesler duyuyorum etraftan..
fısıldanıyorlar yine sessizce..
..
ellerimde izler var.
..
anlamadığım bir soğuk var,
ankara’nın ağır soğuğu gibi.
ellerim üşüyor..
..
ellerim acıyor..
..
birinin saçları var elimde,
gözlerinde umut var.
gülümsüyor..
..
yalancı baharlar gibi..
..
göremiyorum yine karardı etraf,
gece çöküyor üzerime yine.
ağlıyor yine hıçkırarak..
..
kalbim gibi.
..
hayaller ülkemden ayrılalı çok oldu,
karanlık çöktü her bir yana..
bekliyorum yine güneşin doğmasını,
inanıyorum yine olmayan rüyalara..
ve bir sessizlik içinde kayboluyorum..
gözlerimde bir damla yaş..
Yorumlar
“kayboluşun anahtarı” için 6 yanıt
kayboluşun anahtarı elimde şu an,
kapıyı açtım ve seyrediyorum,
yüzleri olmayan insanları..
bir tanesinin adı yalnızlık,
tanıdım onu çok uzaktan..
çarpıyor yine suratıma tokadını..
güzel…
hangi kelimeler seni teselliye çağırır çocuk. hangi söz seni gerçeğe inandırır. kaybolmuş ruhlar olduğu sürece, kaybolmuş rolü oynayacaksın.. ve oynadığın bu oyuna inanacaksın.. şimdi sen kayıp ruhun peşinde.. alışmaya alışmış halde.. gözlerini kapa çocuk ve özle kendini.. özlemek seni geri getirir..
bazen yanlış olduğunu bildiğin tercihlerde bulunmak.. günahı sevabın yüzüne bakarak seçmek.. kabullenmek seçimin ağır yükünü.. ve bilmek kendi tercihin olduğunu..
tercihlerimiz belki de bizi hayata karşı sorgulatan.. inanmak gibi, seçimler gibi.. her şeye rağmen vardır bir hayır hepsinde, gülümsetecek sebebi çoktur belki de..
İçimde yıllarca bir buz dağı büyütmüşüm itinayla.Bilerek yada bilmeyerek.hissederek yada hissetmeyerek.Saçma sapan bir geminin gelip çarpıp yok edemiyeceği kadar büyük.geminin çarpmaksa niyeti battığı için üzgünde değilim.buz dağına karşı başka ne yapılabilirki diye düşünebilirsiniz.Bilmiyorum. bir çok yol vardır ama çarpmaktan başka eminim.belki dikkatini verip görünce ama doğru zamanda çevresinden dolaşmalı ve hatta uyarıldığınızı duyuyorsanız kulak verin her uyarı yalan değildir.sandığınızdan daha dürüst daha net insanlar vardır bekide.kalbinizde kafanızda yada her nerenizde esiyorsa o fırtınaya kapılıp söylediklerini kibarca redetmeyin her insanın olamaz demeyin ben tanımalıyım demeyin ben ne gördüğümü ne hissettiğimi biliyorum demeyin dinleyin ve inanın.sonra dolaşıp geçin etrafından hatta belkide görmezden gelir gibi yapıp geri dönün.yada belkide buzdağını seyredin sadece gereği kadar yakın durun ve seyredin erimeye niyeti var mı daha önemlisi sizin eritmeye niyetiniz zamanınız gücünüz var mı? Bir düşünün bir kez olsun aklınızla düşünün.ve belkide asıl yapmanız gereken gemisiz yanaşmaktır o beyaz soğuk kütleye.ama kim o kadar cesur kim o kadar güçlü kim o kadar istekli olabilir bilmiyorum.bu bir hayal olabilir en fazla bu zamanda bu bilinçte insanlar ancak buz dağı olabilirler yada ona çarpan gemiler.asla yüzüp dağa yanaşıp üzerine sokulamazlar .
Bu zamanda sadece laflar var boş bomboş.sadece laflar değil aslında bu zamanda dünya bomboş.
gerçekten çok güzel…