bazen neden yalnızlığı seçtiğimi,
çok daha iyi anlıyorum.
bazen içine düşsem de,
kimsenin triplerine katlanamıyorum.
..
kimsenin de benim mutsuzluğuma katlanmasını,
hiç ama hiç istemiyorum.
bu yüzden sevdiğim bir söz gibi,
“biriyle mutsuz olacağıma, yalnız mutsuz olurum daha iyi.”
düşüncelerini hep benimsiyorum..
..
ne bir kelimeyi,
ne bir düşünceyi,
bazen sadece sessizliği benimsiyorum.
..
ve tüm seslerin içinde ses’siz kalabilmekti,
ruhu aydınlatan..
..
ilgi görmeyi hiç sevmiyorum,
hele de hak etmediğimi.
bu yüzden her ortamdan kaçıyorum.
..
kimse görmese de,
belki bana mutsuzluk yakışıyordur?
gülümsemekten çok,
umursamazlık yapışıyordur üstüme?
..
bazen hayata tutunmak ağır geliyor.
hak etmediğim ilgiler
ya da acınası düşünceler yerine,
birinin elleriyle saçlarımı okşaması
insanı daha çok kıymetli hissettiriyor..
..
bazen kızıyorum gecemi aydınlatan yıldızlara,
biraz da gündüzleri uyandıran güneşe..
artık yük ağır geliyor, taşıması zorlaştıkça,
bakımı da zorlaşıyor bu bedenin..
..
nefes almak neden bu kadar zor?
neden bu midemdeki ağrılar..
..
artık soru sormak çok zor geliyor.
cevabını alamayacağım
ya da tersleneceğim cevaplardan,
olabildiğince rahatsız oluyorum.
..
kapattıkça kapatıyorum kendimi hayata,
dışarıdaki camlar kırıldıkça,
içeriye daha fazlasını ekliyorum.
daralıyor yerim..
nefes alamıyorum..
acıyor göğsüm.
..
anlamaya çalıştıkça insanları,
anlatmaya çalıştıkça kendimi.
o kadar çok bitap düştüm ki..
kalmadı artık benden eser,
geriye sadece bir beden,
kullanılmaktan yorulmuş,
çabalamaktan kırılmış,
ellerinde çizikler,
kanamıyor artık..
susuyor,
çok sessiz.
eskisinden daha da fazla..
..
yüzümdeki sahteliklerden eser kalmadı artık,
tek gerçek umudumken bu hayatta,
siliniyor maskemden tüm izler..
yüzüm acıyor..
gözlerim, dudaklarım..
..
bıraktım artık benden kalan her şeyi.
aslında yaklaştıkça tersleniyorum.
kaçtıkça da ilgileniliyorum.
..
kaçmak oyun değil benim için,
gerçek olanın ta kendisi.
yaklaştığımda gülümsüyorsam,
en içten olmaya çabaladığım
son nefeslerimdendir bu.
..
bazen de geçmiş zordur..
herkes geçmişini kabul edemez,
bendeyse, kimse benimkileri kabul edemez.
kendilerininkini kabul etmeden,
başkasının nasıl edilebilir ki ?
..
geçmişimi seviyorum ben, fazlaca.
olduğum kişiye minnettarım.
bana bıraktıkları tüm mutsuzluklara rağmen,
getirdikleri olgunluğa minnettarım.
..
gelirken getirdikleri mutluluk keklerinden,
bütün huzurlu parçalarını alıp götürmelerine rağmen,
sevdim ben geçmişimi..
..
bir önceki ya da bir sonraki..
sizi şu ana taşıyan hep bir karmaşa.
..
olabildiğiniz, gelebildiğiniz,
kabullendiğiniz halinizle sevebilirdim sizi,
peki ya siz?
siz olmayı kabullenemediğiniz halinizle,
kimleri gerçekten seve bilirsiniz?
..
artık hayallerin peşinden koşmayı bıraktım..
..
dün gece bir rüya gördüm,
yüzünü göremediğim, belki hiç göremeyeceğim
biri tarafından saçlarımın okşandığı bir rüya.
sanırım belki de bazı şeyleri kabullenmek..
..
gerçekten umudun sadece rüyalarda kaldığı bu hayatta,
hiçbir şeyin umursanmadığı bir sahteliğin ortasında kalmak..
..
sanırım artık burası boyu geçiyor..
ve nefes almak çok zor..
bırakalım aksın hayat,
biz işimize bakalım..